Monday, March 19, 2012

Taş yerinden oynadı


  

İçim sızlıyor 
bu öykü böyle yırtık
şöyle pırtık
bitti 
bitmeyecek

avuçlarım yanıyor
parmaklarım tırnaklarıma evrilmeyecek
bacaklarım arasına kıstırıp kaçmayacağım
bu kavgadan
bu öyküyü zafer takları süslemeyecek
nede heykeli dikilecek sürtüklerimin
sürtük
sürtüp geçsede teni..

dedi karakedi 

kızgın damda seke sek oynayan
bebelere dalarak
çocukluğuna yöneldi
gözgöz olmuş anılar
kapılarını hanca açtı
han kapılarından binlerce
yolcu geçti
eyleşti
seyirleşti
devir devir devirleşti
ve
yüreğinin tam orta yerinde 
dilleşti..

hep aradım dedi
bulunmayacak olanı
hep çözmeğe çalıştım
densiz denklemi
hep isyan ettim bana giydirilene
boyun koyun eğdirene
yerli yersiz
yeldirene..
ve
geldim bu güne

bugün dünden azılı
kadere kısmet yazılı
itli silahlı tazılı
sokağa postal kazılı
kazıl
kaz
kaz kafalı
ördek yürüyüşlü
ayaz yüzlü
ödlek tözlü
sürülere katılmadım hiç..
ürünleşmedim.

Yirmi yılmı olmuş
sözleşen
özleşen
dilim dilim dilleşen
düttürünün geçmişi..

her saniye bir bebenin
göz nurumu sönmüş
sömürmeden
savaşdan
göçten göçürtmeden
çölden selden
işten aştan
bitten
itten

sokaklar mı hayalet gemisine bindirilmiş
tinerden
esrardan
buzdan
tuzdan
yeni rakıdan
izmaritten..

yollar mı kesilmiş
okuldan
hastaneden
işten
inişten
yokuştan

yoksulluk fırtınasına mı gerilmiş
tenlerinin en ince yeri
bacaklarını mı açmış
anamal devleri
piyasaya mı düşmüş sevişme
düzüşmeye mi dönüşmüş
sevdam benim
“orospuya mı” çıkmış adları
“ibneleşmiş mi kırk yıllık gavatlıkları
avratlarını mı satmış
erk pusatlı
köstek saatlı
namusa biçilirken
don
donsuza
karartılmış yarın
namusu apışarasına mahkum edenler
soygunu
maske maske
kuşanmış
dinden girip
imandan çıkmış
saltanatları..

global devşirmeler
devşirmiş
dervişleri
salmış çayıra..
yağlı sahteyanlı kısbetle tutulmuş halaya
açılım var 
kaçılım var 
saçılım var derken
kanlı madalyalardan
rant koparanlar
rant koperasyona
kapıcı durmuş.

Ve sustu karakedi.

Zıplasa karşı mahallenin sokağına erişecekti bacakları..

Biliyordu bu devran
böyle sessiz
öyle uyuşuk
şöyle pörsük
geçmez

biliyordu
seke sek oynayan bebelerin kursağından 
bir dirhem
ciğer geçmez

sadece şuna aklı ermiyordu
bu sokak sakinleri
neden sukutu
ikrardan bilmez..

neden birleşip kenetlenmez
tırnak tırnak söküp 
arnavut kaldırımlarını
cepheleşmez!

Umarsızlığı çöp tenekesine atan
karakedi
kırık tırnağının acısına aldırmadan
ıslak kaldırım taşlarından birini
yerinden oynattı
taş yerinden oynadı
kaş yerinden oynadı
göz karardı
baş yerinde saymadı..
  
Volkan Kemal
  
Bu öykümsü, dünya çocuk hakları sözleşmesinin yirminci yılında yirmi yaşına basmadan, sevdaya yaslanmadan yiten bebelere adanmıştır.