Saturday, March 24, 2012

Kedice

dalınca anladım gözlerin ne kadar derin
vurunca dibe
dağılınca başım

yarılınca düşlerim
menekşe mavisi
iğde kokulu bahçelerinde gezindim
karadut ekşisi kınalaştı ellerimde
kuruttum güneş değmemiş teninde
yeşeren gülüşlerimi

siyaha boyanan
gökyüzünde batarken portakal sarısı gün
ıslanan yağmura dokundum
tüyleşti rüzgarında nefesim
sokuldum saçakaltı kirpiklerine
kapanınca gözlerin
geceye sarmaladım serhoş sövüşlerimi

sararınca anladım
yaprak dökümüyle kısalıyormuş
gölgesi peri bacalarının
ipek böcekleri koza yapmıyor
dantel örmüyormuş örümcekler
arılar çam kokulu bala durmuyor
göçmen kuşlarına dar geliyormuş
tepesi damların
kış bastırınca yüreği azıyormuş dalgaların
denizleşiyormuş umuda sevdalılar
sevince anladım kendime dönüşlerimi

çözünce kavradım kabir sorularını
cebirle sırıtıyormuş meğer cevapsız kalışlarım
sabırla dolmuyormuş toprağın acıkan karnı
dönüşmüyormuş bakır altuna
umuda bağlamışım simyacı elişlerimi

yenilgilerime eklemlendi yanılgılarım
öylesi kısır bir döngüydü ki
sanrılarım sona varmadan
tekrarlamalarım
tekerlemelerim
teklemelerim
sekteye uğradı sekeseklerim
çocuk bahçesine dönüştü adımlarım
elma şekerine geçirmişim dişlerimi

vazgeç dedi
karakedi
insana dair ne varsa
kedice yaşa sen
kedice martla
kedice tırmala gül memeleri

kedice büyüt isyanı
nisyanı unutma sakın
sığınma gölgesine
çatısız damların
gamların bekçisi olma
yaşamak delice ve özgür
kedice sevebildim
sevilebildim deyebilmek için

Volkan Kemal