Wednesday, June 27, 2012

Çörten Dudaklı


Yüreğim Bastil kapılarına dayandı
yüklensem çatırdayacak menteşelerinden
vursam yıkılacak kale duvarları
omuz versem burçlarında
karanfil gibi açacak ayrık otları
cansuyum kısır kaldı
selviler boy vermiyor
yosun tuttu sırtımda sıvazlanan
umud rüzgarı
gergin şafaklarda tükettim
günümü güneşimi
ışımıyor zaman
zamane


ellerim dış kapıya dayandı
tırnaklarım kemiğe
omuzlarım yuvarlandı
vursam yıkılacak kara bulutlar
sarsam sarmalayacak ağıtlar
türkülerim yetim kaldı
kapılar yüzüme kapandı
avuçlarım yandı
kehribar

doğruyu söyleyin bana
yalan simsarları
umud tüccarları
imanı bütün tahtakale cambazları
gerçegi saklamayın
yalın bıçak gibi saplansın
kanım donar çeliğin mavisine hayran
avuntulara sevdalandırmayın beni
avutlarım çöktü
açlıkla terbiye ettiniz
kara panterimi
kilitlediniz dişlerimi
dilim yandı
ahu zar

yeşil meşine sarılı ahtınız
balmumuyla nuskalanmış bahtınız
yeminleriniz tövbeleriniz
çürük gemi gibi batışınız
huri gılmanla yatışınız
günahlarınızı arıtmadı
cehennem alevi
sağaltmadı ihtirasla yanan ruhunuzu
mal mülk talan
aslınıza benzer
bir döl yarattınız
kara cübbeleri kuşanan
bilirim
hakik bir tesbih gibi dağılır
sahte gülüşleriniz
postal kokusuyla ayılır
hazırola bayılırsınız
bayılır
bayıl
bu yıl...

beklentilerime ekledim seni sonbahar
kışlamışlığımı sonla sen
ağla salya sümük
kırlaşmışlığıma karalar bağla
yüreğimi kızıla dağla
var git şahanların varamadığı burçlara
bir ardıçla başgözet beni
çörten dudaklı

Volkan Kemal