Saturday, September 8, 2012

Başak


İçim sızlıyor
bu öykü böyle yırtık
şöyle pırtık
bitti
bitmeyecek!

avuçlarım yanıyor parmaklarım tırnaklarıma evrilmeyecek
bacaklarım arasına kıstırıp kaçmayacağım bu kavgadan
bu öyküyü zafer takları süslemeyecek
nede heykeli dikilecek sürttüklerimin
sürtük sürtüp geçsede teni..
dedi karakedi

kızgın damda seke sek oynayan
bebelere dalarak
çocukluğuna yöneldi
gözgöz olmuş anıların
kapılarını hanca açtı
şan kapılarından binlerce
yolcu geçti
eyleşti
seyirleşti
evir devir devirleşti
ve
yüreğinin tam orta yerinde
dilleşti..

hep aradım dedi
bulunmayacak olanı
hep çözmeğe çalıştım
densiz mizansız denklemi
hep isyan ettim bana giydirilene
boyun koyun eğdirene
yerli yersiz
yeldirene..
ve
geldim bu güne

bugün dünden azılı
kadere kısmet yazılı
itli silahlı tazılı
sokağa postal kazılı
kazıl
kaz
kaz kafalı
ördek yürüyüşlü
ayaz yüzlü
ödlek tözlü
sürülere katılmadım hiç..
ürünleşmedim
dürümleşmedim
lokmanlaştım..

Yirmi yıl olmuş
sözleşen
özleşen
dilim dilim dilleşen
düttürünün geçmişi..

her saniye bir bebenin
göz nurumu sönmüş
sömürmeden
savaşdan
göçten göçürtmeden
çölden selden
işten aştan
bitten
itten

sokaklar mı hayalet gemisine bindirilmiş
tinerden
esrardan
buzdan
tuzdan
yeni rakıdan
izmaritten..

yollar mı kesilmiş
okuldan
hastaneden
işten
inişten
yokuştan

yoksulluk fırtınasına mı gerilmiş
tenlerinin en ince yeri
bacaklarını mı açmış
anamal devleri
piyasaya mı düşmüş sevişme
düzüşmeye mi dönüşmüş
sevdam benim
“orospuya mı” çıkmış adları
“ibneleşmiş” mi kırk yıllık gavatlıkları
avratlarını mı satmış
erk pusatlı
köstek saatlı
namusa biçilirken
don
donsuza karartılmış yarın
namusu apışarasına mahkum edenler
soygunu
maske maske
kuşanmış
dinden girip
imandan çıkmış
saltanatları..

global devşirmeler
devşirmiş
dervişleri
salmış çayıra..
yağlı sahteyanlı kısbetle tutulmuş halaya
açılım var
kaçılım var
saçılım var derken
kanlı madalyalardan
rant koparanlar
rant koperasyona
kapıcı durmuş.

Ve sustu karakedi.

zıplasa karşı mahallenin sokağına erişecekti bacakları..
biliyordu bu devran
böyle sessiz
öyle uyuşuk
şöyle pörsük
geçmez

biliyordu
seke sek oynayan bebelerin kursağından
bir dirhem
ciğer geçmez

sadece şuna aklı ermiyordu
bu sokak sakinleri
neden sukutu
ikrardan bilmez..

neden birleşip kenetlenmez
tırnak tırnak söküp
arnavut kaldırımlarını
cepheleşmez!

Umarsızlığı çöp tenekesine atan
karakedi
kırık tırnağının acısına aldırmadan
ıslak kaldırım taşlarından birini
yerinden oynattı
taş yerinden oynadı artık dedi
taşlaşma!

kaş kılınç
göz kalkan
ser yerinde saydı
serdengeçti
baş
ak

Volkan Kemal