Wednesday, May 15, 2013

YALANDÖNGÜ


 Her zaman aramak gerek. Her zaman. Bulduğunda bile.
Yeniden aramaya koyulmak gerek. Başka nasıl yol alınabilir?
Benim artık alınacak yolum kalmadı.
Başka nasıl ilerlenebilir ki?
Ben ilerlemek istemiyorum.
Nasıl?
Ben ilerlemek istemiyorum dedim. Ben olduğum yerde, olduğum
konumda dinlenmek istiyorum. Hiç değilse şimdilik. Bir süre. Hiç
değilse bugünlük. Yarınlık. Bir haftalık.
Ama olanaksız bu. Daha hiç aramadın. Daha hiçbir şey bulmadın.
Verdiğin yalnızca bir iki ad. Bir iki yüz çizgisi. Bir iki mekân. Belli
belirsiz. Kesin bir şey yok. Ne tarih ne adres.
Bana çiçekler gerek. Olmasa da olur, peki, ama yolu çizmen gerek.
Nerden gideceğim? Nasıl varacağız? Kimler karşılayacak bizi?
Yeter, rahat bırak beni.
Kabul, ama sen de kendini rahat bırak.
Öyleyse küsme bana. Gecenin bu saatinde.
Gecenin bu saati… Çalışmak için en güzel saatler.
Gündüzleri dinlenebilirsin. Geceleri çalışmak gerek.
Hadi bu sessizlikte ara, bu karanlıkta eşele biraz.
Birkaç koku gerek.
Ara. Bir iki ses tonu. Bir iki su sesi. Bir iki tad.
Zorlama.
Sen zorla. Kendin.
Yeterince gücüm yok. Yorgunum. Üsteleme.
Hadi, bir iki sözcük-yabancı dilden.
Bir iki anı-yerli, bir-iki…
Yeter.
Kim bilir, belki sayıları bile ansımıyorsun.
Ansımıyorum. Bir-iki… tümü bu. Ve üç.
Gerçek olamaz. Sana inanmıyorum.
Peki, dört. Ama sayılarla işim ne? Ansımıyorum.
İşte. Bir de beş. Yakında altıyı da ansımayacağım.
Kaç yaşında olduğumu nasıl söyleyeceksin?
Söylemeyeceğim. Zaten kimse de sormayacak.
Mezar taşına ne yazacağız?
Hiçbir şey.
Hiçbir şey mi?
Evet. Mezar taşım olmayacak.
Belleğini tümüyle yitirdin mi?
Kokular için de geçerli mi bu?
Köpek! Hiç koku da mı almıyorsun? Tüm yeteneklerini yitirdin
mi? Tüm gücünü? Tüm güçsüzlüğünü bile.
Olabilir mi/bile/yalnızca sözcükler mi/başka hiçbir şey yok
mu/bile/düzensiz saçmalamalar/mı?)
Bu kadar olabilir.
Ne kadar?
Sınırda olmak.
Neyin sınırında?
Neyin sınırında olacak, yaşamın.
Bana bunları ansıtma.
Öyleyse yazmayı dene.
Denedim.
Daha önce yazdıklarını yeniden yazmayı da denedin mi?
Daha önce yazdıklarımı mı? Niçin?
Denemek için.
Yoksa seni yormamak için mi?
Yazarken yorulmuyorum ben. Yazmazken yoruluyorum.
Yazmadığım zamanlar demek istiyorsun, seni daha çok yorduğunu
mu söylemek istiyorsun yazmamanın?
Evet, bunu söyledim.
Niçin?
Kendine işkence etmek için olmalı.
Hiç sormayayım mı? Hiç sorgulamayayım mı?
Yazdıklarından mı? Kendinden mi?
Yazdıklarımdan. Yaşadıklarımdan. Kendimden. Başkalarından.
Okuduklarımdan. Olup bitenden.
Biraz geç değil mi?
Unutmuş olamazsın. Gençliğinde de az-çok böyle olduğunu,
unutmuş olamazsın.
Unutmadım. Onun için, eski yazdıklarını yeniden yaz, diyorum.
Aynı şey değil.
Tabii ki değil.
Ama ben, yeniden yazmak istemiyorum.
Olsun, dene. Hiç yoktan iyidir.
Deniyorum ya!
Biraz daha, biraz daha.
Çoğu gitti-


(Ferit Edgü/Devam-2001- Sel Yayınları)