Thursday, January 24, 2013

Sylvia Plath – Babacığım



Babacığım Yok artık bir işe yaradığın yok
Tam otuz yıl zavallı
Kanı çekilmiş bir ayak gibi
İçinde yaşadım senin kara kundura
Ancak bir soluk, ancak bir Hapşu.

Babacığım öldürmek zorundayım seni
Ben zaman bulamadan ölüverdin
Mermer gibi ağır, bir torba dolusu tanrı
San Fransisco ayıbalığı gibi kocamandı
Bir ayak tırnağın, iğrenç anıt,

Hele o çılgın Atlantik sularındaki kafan
Güzelim Nauset açıklarında mavi sulara
Fasulye yeşili akıtırdı.
Dua ederdim iyileşesin diye.
Ach, du.

Alman dilinde, savaş, savaş, savaş
Silindirinin yerle bir ettiği
O Polonya kentinde.
Herkes bilir bu kentin adını.
Polonyalı dostum

Bir iki düzine var diyor.
Bu yüzden nereye ayak bastın,
Kök saldın, hiç bilemem.
Hiç konuşamadım ki seninle.
Dilin yapıştı kaldı damağıma.

Dikenli tellere takıldı kaldı.
Ich, ich, ich, ich,
Güçlükle konuşurdum.
Her alman’ı sen sanırdım.
Hele o yüz kızartıcı dilin

Bir lokomotif, beni bir Yahudi gibi
Çuf çuf alıp götüren lokomotif.
Dachau’ya, Auschwitz’e, Belsen’e.
Yahudi gibi konuşmaya başladım.
Sanırım pekala bir Yahudi olabilirim.

Tyrol’ün karları, Viyana’nın temiz birası
O kadar da saf ya da gerçek değildir.
Çingene ninelerim ve acayip talihim
Ve fal kağıtlarımla, fal kağıtlarımla
Pekala ben de birazcık Yahudi olabilirim.

Hep korktum senden,
Luftwaffe’nden, lafı ağzında gevelemenden.
Ve o düzgün bıyığından
Hele masmavi Ari gözlerinden.
Hey Tankçı, Tankçı, Ah Sen—

Tanrı değil, bir gamalı haçsın
Öyle karasın ki hiçbir gökyüzüne geçit vermezsin.
Her kadının gönlünde bir Faşist yatar,
Suratına yer tekmeyi, hayvan
Senin gibi hayvan, hayvandır kalbi.

Bendeki resminde
Karatahtanın önünde duruyorsun baba
Ayağın yerine çenen ikiye ayrık
Ama daha az şeytan sayılmazsın bu yüzden
Yoo, küçücük kan kırmızı yüreğimi

Isırıp ikiye ayıran adam sensin
Daha on yaşındaydım seni gömdüklerinde
Yirmimde ölmek istedim
Sana dönmek, sana dönmek istedim
Kemiklerim bile becerir sandım

Ama çıkardılar beni torbadan
Tutkalladılar, yapıştırdılar yeni baştan
O zaman anladım ne yapmam gerektiğini
Bir örneğini yaptım senin
Meinkampf bakışlı, işkence askısı

Burgu düşkünü karalar giymiş herif
Sonra evet dedim, evet, evet
İşte böyle babacığım, sonunda işim bitti
Kara telefon kökünden kesildi
Kımıl kımıl sesler geçemez artık

Bir değil iki adam birden öldürdüm
Bana sen olduğunu söyleyen
Ve bir yıl doğrusunu bilmek istersen
Tam yedi yıl kanımı emen vampiri
Babacığım sırt üstü uzanabilirsin şimdi

Bir kazık saplı şişko kara kalbinde
Hatta köylüler bile sevmediler seni
Üstünde dans edip tepiniyorlar şimdi
Sen olduğunu hep biliyorlardı
Baba, babacığım, alçak herif, seninle işim bitti.

Sylvia Plath
12 Ekim 1962