Saturday, March 9, 2013

Yazısız kelam



hep engebeli bir bayırın üstünde savaş biter
barışın ilan edildiği hep karanlık bir mağara
ve çalıya bağlanmış beyaz kefen
ucundan damlayan kan
toprağa düşen kül
zayıflar hep son anda kazandı zaferi
ölümle değiş tokuş
gecelerden yarasalar sorumlu tutuldu
emma uyandı
sürüldü kafalar
orman gürültüsü boğuldu
süngüleşti devrim
tomurcuklaştıkça zerdali
güneşlendi bayırlar
havalandı tohum nehrin kıyısından
sedleşti denizler
düşecekti mutlak toprağa
uzatıp başını havaya başak
yitik uçlu zaman
Albert'e verdim elini Lucy
ağaçlar dar geldi
tepeden seyre dalındı kılıçlar
kirlenmedi pelerin
tozlanmadı potinin
çorabın kaymış asker
çıplak ayaklı dedenin gözleri sende kaldı
hepsinin gözleri kadın
ayakları erkekti
zaman seraptı
belki özlenen
bir hiçti!!!
arkasından bağrılan
nereye düştü elma
havva çok acıkmıştı oysa
kız çocuklarını doğurmadı
engebeli bayırlardan yuvarlandı ateş topları
yakmıyordu
buz gibiydi
kül unutulmuştu
göktaşları kuşları gagalarından
düşüyordu sulara tek tek
halkalaşıyordu zaman girdap feryadı
adem habili çağırıyordu
kabilden habersiz
birazdan fil sırtlarında kopacak fırtına
tufanlaşacak nuh
sen karınca bile değilsin artık
hikayemde hiçleştin
eridin giderek dördüncü halisin bedenimin
utanmalısın artık salgınından
musandan arınmalısın
muslanmalısın zeussuz
kharon kayığında danseden paris
ölümsüzlükten vazgeçmelisin ölüler cennetinde
evet Emma
gecelerce oturduğumuz sohbeti hatırla
halen bitmedi nefesinin sesi
incecik bir perdenin arkasında
sana kurşunlar sığmadı
bunu ikimiz biliyoruz
hadi gel kahkaha atalım şimdi
çatlasın orta yerinden zaman
yok zaman ki 
zaman........

zaman zamlandı
ne boyu uzadı
nede boyutu
ne soyu sürdü
ne sopu oraklandı
taştı nil
köpürdü fırat
susam tanesinden güneşler türedi
zeytuni baktı tüm heceler
kekeleşti gözler
kan çanağı
saplandı sağrısına
sapı sincap yürekli korku tanrısı
satıldı
pusatları iskenderiyede
iskender şahlandı,şahı şehla..
şahmerana bindi
kelaynak
kesti umutların kanatlarını
kırıldı kalem
kasıldı deri
urganlar yağlandı..

dikiş tutmadı mancester
dikili kefen kalmadı
kesirleştiler
kestane gibi patladı gözleri
bebelerin
bebeler
belendi
beklemede kaldı zaman..

zamirsiz
sıfatsız bir düttürü söylenceye çıkar adı
sağırlar duyar
körler görür
arazlar figan eder
fesleğenler yakılır türkü türkü..
isyan damarları kararınca
kanlı canlı
ağarınca ufka gerili tümen tümen
er
baş
taş üstüne...
......kara kaş
badem göz üstüne..
yanar yüreğimin sönmeyen alevi
karaben üstüne..
tütsülenir derim
bin kez..
mansur üstüne
hakka yürüyen ayaklarım kurur
çölleşmiş vaha üstüne..
kum taneleri akar avuçlarımdan
sırma saç üstüne..
ağarır alem..
umuda ferman üstüne..
üstüne üstlük
döner bu devran
yazısız kelam üstüne....”

Saab