On 29, Ara 2013 |
No Comments | In | By o2-ozcan
Kedilerin Felsefesi Filozofların Kedileri
“Felsefecilerin aklı selim işlerle uğraşmadığını çünkü zaten felsefenin uygulamaya dair olmadığını ve gerçeklikten kopuk olduğunu,” düşünseniz bile bunu bir felsefeciye asla söylememeniz gerekir. Çünkü umulmadık bir gündelik hayat deneyiminden yola çıkarak aksini kolayca kanıtlayabilirler.“bu bir kedi değildir!”
Kedileri sevmenin ötesinde onları hayatımızı paylaşacağımız bir varlık olarak görmek…
Hayvan edinmek sorumluluktur, bir süs nesnesi aldığını değil evlat edindiğini bilmek…
Hep güzel kediler mi sevecendir?
Bir kedi hediye edilebilir mi?
Hediye ettiğiniz kedi değildir…
Şayet bilimsel yaklaşıma sahip bir medeniyet “iyi” olabilmeyi amaçlıyorsa, giderek çoğalan bilgiye daha fazla bilgelik eşlik etmelidir. Bertrand Russell

herhangi birine bir kediyi hediye edemezsiniz…
“Felsefecilerin aklı selim işlerle uğraşmadığını çünkü zaten felsefenin uygulamaya dair olmadığını ve gerçeklikten kopuk olduğunu,” düşünseniz bile bunu bir felsefeciye asla söylememeniz gerekir. Çünkü umulmadık bir gündelik hayat deneyiminden yola çıkarak aksini kolayca kanıtlayabilirler. Evindeki iktidarı çoktan iki kedisine kaptırmış olan felsefeci Federica Sgarbi de bir arkadaşından işittiği bu sözlere inat, yaşadığı şehirdeki bir hayvan barınağına gider ve oradaki kedilere bir yuva bulmak üzere felsefenin aracılığına başvurur. Tabii bu konuda en önemli yardımcıları Immanuel Kant‘tan Bertrand Russell‘a pek çok filozof olacaktır. Filozoflar da tıpkı edebiyatçılar gibi kedisiz yapamamışlardır. Birlikte yaşadıkları kedileriyle ilişkilerini; hayvan sevgisi, bakımı, evlat edinilmesi gibi konuların ötesinde ele almışlar ve bir anlamda “Kedilerin Felsefesi”ni oluşturmuşlardır.