Wednesday, June 12, 2013

"Ben bir ceviz ağacıyım Taksim Gezi Parkı’nda"

Daha yüzbinler meydanları doldurmadan, Gezi Parkı nöbeti için herkes “kitaplarınızla birlikte Gezi Parkı’na gelin” diye çağrılıyordu. 31 Mayıs’ta Okan Bayülgen, Gezi Parkı’nda Goethe okudu. Bu eylem, “Burada kitaplarımızı okuyacak ve parkımızı savunacağız” görüşünün simgelerinden biri oldu.

 Derken şiir... Mısralarla gösterilen tepkiler bazen sayfalar dolusu yazının anlatamadığını anlattı. Nâzım Hikmet’in “Ceviz Ağacı” şiirinde geçen “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda” dizesi, “Ben bir ceviz ağacıyım Taksim Gezi Parkı’nda” olarak değiştirildi ve binlerce kişi tarafından haykırıldı.

"Taksim’e doğru güzel insanlar göreceksin sakın şaşırma!"

Emek Sineması’nın yıkımına karşı çıkanlar, Gezi Parkı eylemleri sırasında Serkildoryan Bloku’nun İstiklal Caddesi’ne bakan yüzüne Orhan Veli’nin “Baş Ağrısı” şiirinden oluşan dev bir pankart astılar. Tepkilerini şiirle dile getirmiş oldular: “Şimdi evime girsem bile/ Biraz sonra çıkabilirim/ Madem ki bu esvaplarla ayakkaplar benim/ Ve madem ki sokaklar kimsenin değil.”


Aynı şekilde Orhan Veli’nin Gemlik için yazdığı da Taksim'e uyarlandı: “Taksim’e doğru güzel insanlar göreceksin sakın şaşırma!” diye yazdı insanlar.

"Biberi Bal Eyledik, Meydanları Dar Eyledik"

Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “Acıyı Bal Eyledik” dizesi “Biberi Bal Eyledik, Meydanları Dar Eyledik” diye değiştirilmiş mesela.


Gezi Parkı’ndaki Dilek Ağacı’nda Sabahattin Ali’nin bir sözünü okuyorum derken: “Dünyada bana hiç kimse, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir” Bir başka duvar yazısında ise Sabahattin Ali’nin ünlü “Aldırma Gönül” şiirinin dizelerinin “Ayranma Gönül Ayranma” olarak çevrildiğini görüyorum.

 Haziran'da ölmek zor

Duvar yazıları arasında Ahmed Arif’in Nâzım Hikmet için yazdığı şiirinde yer alan “Haziran’da Ölmek Zor” dizesi de var:

Gaz maskeli Küçük Prens
 
İnsanların arasında yürümeye başlıyorum, bir ağacın dibinde Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam kitabını okuyan bir direnişçiyle karşılaşıyorum. Bir yere oturup Facebook’u açıyorum, Antoine de Saint-Exupery’nin ünlü Küçük Prens'nin Gezi Parkı’na uyarlanmış hali karşılıyor beni:


 “Gezi bağları”

 Âşık Veysel’in çok bilinen bir halk türküsü de olan “Gesi Bağları”, “Gezi Bağları” olarak değiştiriliyor.
 

Gezide ağaçlar kitap açıyor

 

Sadece duvar yazılarında ya da sosyal medyada değil, edebiyat Gezi Parkı’ının tam ortasında da hak ettiği yeri aldı. Kaldırım taşlarından raflalarla “Taksim Gezi Kütüphanesi” oluşturuldu. Kütüphanenin sloganı ise “Gezide ağaçlar kitap açıyor.” Bu kütüphane bir açıdan tüm baskılara karşı edebiyatla direnme anlamı da taşıyor. Kütüphaneye kitap getirenlerin sayısı hızla artıyor, insanlar okuduklarını eylemin en önemli unsurlarından sosyal medya üzerinde paylaşıyor: