Kanat ATKAYA
HER haber
bülteninde dönüyor o siyah/beyaz görüntü.
Alışmaktan,
kanıksamaktan korkarak seyrediyorum bazen; bazen de utanarak, içimde biriken
acıya, öfkeye, isyan hissine dayanamayıp kaçıyorum.
Gözüm görüntüyü
kaydeden kameranın tarihine/saatine takılıyor: “03/06/2013–00:16:05...”
Katı gerçeği
aşamayacağını bilsem de kurtulabilmesi için planlar yapıyorum saçma sapan:
“Karşısına çıkan
kötü adamdan bir sıyrılabilse, itip yere düşürebilse, daha hızlı koşabilse...”
*
Ali İsmail
Korkmaz’ı döverek öldüren vicdansızların sopaları inip kalkmaya başladığında
çoğu kez gözlerimi kapatıyorum.
“Kim bilir
annesi, babası, kardeşi nasıl dayanıyor. Göstermesin artık televizyonlar”
diyorum sonra kendime itiraz ediyorum:
“Seyretsin
herkes. ‘Zulm ile âbâd olanın ahireti berbâd olur’ diyenler de seyretsin,
vicdan kapıları kırılana kadar seyretsin, döverek öldürdüler çocuğu...”
*
Unutmayın.
Eskişehir’de karanlık bir sokakta uğursuzlar
tarafından kıstırıldı, sopalarla ölesiye dövüldü Ali İsmail.
Unutmayın.
20 yaşını
göremeden 37 gün komada kaldı ve öldü Ali İsmail Korkmaz.
Unutmayın.
Ev basıp sirkeye
delil diye el koyan polis, ancak ölümünden günler sonra bir sanık buldu, onu da
tutuksuz yargılamak üzere bıraktı.
Unutmayın.
Güvenlik
kameralarından “uçup giden” dakikalarca görüntü hâlâ bulunamadı.
*
Adaletin sadece
parti tabelası olduğu memlekette yine de adalete güvenmiş Ali İsmail Korkmaz.
Öldüresiye
dövülmesinin ertesinde, konuşma ve hatırlama güçlüğü çekmesine rağmen,
hastaneden bir kas gevşetici yazılıp “2-3 güne bir şeyciğin kalmaz” diye
yollanmasına rağmen polis merkezine gidip ifade vermiş.
Radikal’den
İsmail Saymaz, Ali İsmail Korkmaz’ın ölmeye yatmadan önce verdiği ifadeye
ulaşmış, dün yayınlandı:
“Eski gar
arkasından evime gittiğim sırada 5-6 kişilik bir grup önüme geçerek ellerindeki
sopalarla saldırdı.
Kafama, sırtıma,
omzuma ve bacaklarıma vurdular. Yere düştüm. Saldıran grup yere düşünce bırakıp
kaçtı, tam hatırlayamıyorum”.
Şöyle bitiyor
ifadesi Ali İsmail’in:
“... Dün konuşma
zorluğu yaşamıyordum. Ama bugün hatırlama zorluğu çekiyorum. Bir dişim
sallanıyor. Başım ağrıyor. Bana kimlerin neden vurduğunu bilmiyorum, sivil
kıyafetliydiler.
Şikâyetçiyim...”
Güzel kardeşim
Ali İsmail, hepimiz şikâyetçiyiz.
Unutmayacağız,
vicdan kapılarını kırana kadar seni de Ethem’i de, Abdullah’ı da, Mehmet’i de,
Medeni’yi de hatırlatacağız.