elleri aktı bebeğin toprağa
renksiz gözleriyle baktı gökkuşağına
yerden yükseldikçe tek renge dolandı
doladı asaletini ırkına
nirvanaya doğdu
nirvanasız yaşadı
nirvanaya ulaşamadı
mezarların arasında mermi kovanları ekti
cenneti çaldı zeytin bahçelerinden
ziyneti havan mermisi
cehennemi haremi oldu
bir artı bir iki etmedi
ikiletmedi ünsüzleri
ünlüler firarda
balıkçı ağına takılmış küçük balığı
kum görmedi
balıkçı sustu kıyısında top seslerinin
balıkçıl kanatsız uçtu
bir uçumluktu mesafe öte köye
toprağından koparıldı yeniden sürgün hasat
taşındı acılar zoraki huzura
dudağının ucunda eskimiş bir şarkı
yorgun elleriyle çırpınmakta
nirvanaya er artık zulüm..........
lal zamana akmakta nirvana
nirvana zaman
zaman kendinden düştü seni
zaman hiçe kaldı
son bahçede tanrı yalnız kaldı....
Saab
30 Nisan 2014