Sarhoş sıcaklığına sokuldu
karapanter
ser hoş olmaya adaydı
bu gece
aday..
kestane şekeri
çiğer dolması
pırasa sarması
kadın budunun yarması gelse bile
huzur-u sofraya
elini sürmeyecekti
yalamayacaktı çanağı
yalakanlanmayacaktı
yalakalanma
yalaka
yal
yalsız kalsa bile aylarca
bir lokma almayacaktı
damaklanmayacaktı
irmik tatlısı bile olsa
ama
bir duble yeni rakıya fit oldu
bir dilim kavuna
beyaz peynire sulandı
yudumlandı
yudum
yurdunun insanına
tapulandı
yuvalandı
ve kulak kesildi
köşeyi kapmış dervişe
Verip veriştiriyordu
dizinin dibinde kafayı bulan keşişe
yokluklarıyla varlıkları belli olur
yoğunluklarıyla tartıya çekilmeleri
açık arttırmaya sürülüşleri
değer yitirişlikleri
borsalanışları
bostanlanışları
sümbüllenişleri
süzülüşleri
gülüşleri
bıyık altından
ısrarlı
esrarlı bir havaya bürünür
esrarengiz
nede ali cengiz oyununa teslim olur
varoluşçulukları
varoluşçuluk
varoluşçu
varoluş
varol
var
varsa yok
nedir bu kopuş yaşamdan
handan hamamdan
damdan
silkiniş
silkin
silk
sil
sil gitsin baştan deyişleri
temize çekişleri
temizlenişleri
ter-temiz
ter-ü taze
kepaze
kep aze
ettin
çiğeri beş paralıklara
teslim ettin karıyı
şerafettin !
dedi derviş
pustu şerefettin...
“puşttu”
“pezevenkti”
“deyyusunun tekiydi” amma
sözünün eriydi
birden irkildi
uyuzlukları silindi
derviş ağam
anama verilmiş sözüm var
anasına verilmiş özüm var
vazgeçilmez davam benim
tüm ömürlük kavgam benim
karagözlü sevdam benim
deyüp ayağa kalktı
sendeledi
sarsakladı
kuşağından altıpatlarını kavrayıp
tavandaki bok sineğini
nişanladı.
dan dan dan
meyhane sallandı
kocca sokak
baruta bastı
karaperdeler oynadı
mumlar titredi
lambalar çatladı
kediler miyavladı
damlarda kızıl öfke kaynadı
“Drama köprüssü hassan, dardır geçilmez breh hassan”
yankılandı
yankılanmakta
yankılan
yankı
yan
yanya kadısı olsan fayda etmez
torlak kemal olsan ne yazar
şeyhimiz hünkara başkaldırmış
başımız omuzdan ayrıla
muradımız kursakta kala
davamıza
yol ala
damar ala
damlaya
damla
dam
damdaki karakedileri
allaya pullaya
sokağa yollaya
sokaklaşmaya
sokaklaş
sokak
sokma akıl olmaz ki karapanter
her akl -ı evvele
bir fikr-i sani gerek
dedi kedi sultan:
ununu elediğin eleği iyi belle
kokladığın gülü dikeniyle derle
düşmanın bilmediği sırrın dostun bilir
düşmanın bir kez öldürse
dostun öldürmez ama çektirir,
‘ağu sende
bal sendedir
ömür sende
ölüm tendedir
arama
handa
hamamda
kir sende
sabun sendedir…’
dedi ve sırra kadem bastı
Volkan Kemal
Bu öyküsel düttürü, aradığını bilmeyen, bulduğunu anlamayanlara adaklanmıştır.
Arayışlar bitince tükenişler başlayacağından, bin kez yanılsa da aramaya soyunmaktan yılmayanlara merhaba!