Bekir Coşkun
En zor günlerde...
En zifiri
gecelerde...
Seni düşünürdüm...
Biliyordum orada
olduğunu...
*
Bir gün bıçak
kemiğe dayandığında, yollar kapandığında, yönümüzü yitirdiğimizde, ufkumuz
karardığında...
Küçük bayrağını
alıp gelmeni...
Hep bekledim...
*
Bizim
gecelerimiz daha karanlıktır...
Bilgisayarlarımızın
başında, başımız ellerimizin arasında, kendimizi yalnız ve çaresiz
hissettiğimizde...
İtilip
kakıldığımızda, yazılarımız sansürlendiğinde, evlerimiz basıldığında,
arkadaşlarımız alınıp götürüldüğünde, dövdüğümüzde dizimizi...
Mahkeme
koridorlarında dudaklarımızı ısırdığımızda... Korku ve endişeler içinde tek
başımıza kaldığımızda...
Bekledim seni...
*
Onun için küçük
bayrağını alıp geldiğinde...
Herkesten çok
ağladım...
Dilinde yurt
şarkıları, çantanda limonun ve bir şişe suyun, yüreğinde vatan sevgisi,
gözlerinde korkusuzluk, aklında sadece çağdaş bir ülkenin alnı açık gururlu
bireyi olma sevdası...
Sadece saygı,
sevgi, barış isteyerek...
Tüm dünyaya, kavga
ederken dahi uygarlığını göstererek...
Kendisine bomba
atana suyunu vererek...
Bir ağacın
vatan, vatanın demokrasi, demokrasinin özgürlük, özgürlüğün zulme boyun eğmemek
olduğunu haykıran sesin...
Gaz bulutları
arasından...
Baktım...
Evet, gelen
sensin...
*
Bence yeter bu
kadarı...
Hiçbir şey eskisi
gibi olmayacak...
Çünkü benim
gibi, çekip gideceği güne kadar diktatörün de hiç aklından çıkmayacak, orada
olduğun...
Küçük bayrağını
alarak çıkıp gelme ihtimalin, onun da her zaman zihninde korku olarak
duracak...
*
Yerden bir avuç
toprak al bak...
Üzerinde
çiçekler açacaksa, fidanlar yeşerecekse, çocuklarımız şarkılarını söyleye
söyleye koşacaksa çağdaşlığa doğru...
Onun dahi
güvencesi sensin...
İstemem
tırnağına taş dokunsun...
*
Benim için ise orada
olduğunu bilmek yeter...
Umudum...
Gururumsun...
5 Haziran 2013 -
Cumhuriyet