Wednesday, February 20, 2013

sen noktaların notasıydın



 yaklaştım ve usulca sus dedim
notalar konuşuyor buluta
yağmur damlaları dansını yapyor şimşeğe
gök gürlüyor korkudan
korku göz kırpıyor kara
ve sarmalandı gökyüzü siyaha
iliştim yanına ve usulca dinle dedim
sıra geçidinde göçerler
ardından kırlangıçlar uçuyor güneye
kanatlarında güneş tozu
kondular ıslak ağaçlara
kara gözlerinde beyazlaşmış işkenceler
unutturmuş kendini su halkalı duruşları
itiraz etmiş mağarasına
itiraz etmiş bereketten kutsanmış dağına
aborgın değilim
değilim ki
ben bir asilzadeyim bak ihtişamlı heykellerime
atların tırnaklarındaki derim değil
o benim burnum değil PİNOKYO!!
susunca usulca korku........
zaman sana durdu
yoktu zaten bilirsin evveli
ahiri zemheri
sen noktaların notasıydın
şimdi dudakların sana ait olmayanı yudumluyor
soğuk kaldırımlarında yitirdiğin yağmurların yokluğundasın
ne fark eder zaman susunca
zaten hiç bir kelimesi yoktu seni çağıran
ve hikayesini düşürüyor hımalayaların üzerinden okyanusa doğru
senin de bir masal anlatıcın var bilirim
seni yüklenen zaman aşırı
dediki
toprağın ayağımın altından kaydı
herkes yabancıydı
bir senın yokluğundu gördüğüm
oyuncaktı eşyalar
oyuncaktın sen
ama sen yoktun
şehri talan etmişti uzay yolcuları
gemileri nuha teslimdi
tufana terkin
şimdi sen duymadığım kuş sesinde saklısın
kanguru kesesi sekişli
zamansız sus dedi
notalar noktalandı didgerido.........
elimi uzattım solfejden aldım seni.......


Saab
keke zaman sus zaman’ dan