aramayın beni
orada şurada
burada
çocukluğumu yitirdiğim sokaklar boş
ne simitçi geçer olmuş
ne salepçi hacı musa nın gülyağı kokulu sakalı
savruluyor rüzgarda...
ne arnavut kaldırımları kalmış atılmadık
nede yorginin meyhanesi satılmadık
artık midye kabuklarıyla oynamıyor
mahallenin veletleri
nede lastik top peşinde koşturuyor günboyu
tüm yüzler boğazından asılmış
tüyleri yolunmuş
ördek gibi ürkek ve kirli sarı
tüm sesler metalik kristal kırması
ne çamurları kalmış yolların
ne fayton arabalarına takılan çocuk sesleri
bu şehir sokak sokak teslim alınmış
sessizlik kulelerine asılmış
çarmıha gerilmiş ellerinden
dilleri yolunmuş dibinden
anlaşılmaz sesler çıkarıyor radyolar
ekranlar kan kusuyor
vitrinler yağlı bir ışıkla yıkanmış
ne kestane kavuran kalmış sinema önlerinde
ne barbut atan yumurta topuklar
köşebaşlarını tutmuş umarsız bir ezgi
ud tambur
susmuş
kuduz köpekler vurgun yemiş
kara kedilerin kuyruğu teneke sesli
baykuşlar kaçırmış yaralı gecelerin uykusunu
terkedilmiş sokaklar verem tükürür
tiner yüzlüler kovulmuş köşe bucak
suratsızlar selam durur
bayrağa
heykele
mınbere
silahlar çatılmış
coplar satılmış
çorbaya su katılmış
tutukevler tutulmuş
zincirlikuyu tabutluk
asfatların sırtı yolunmuş
derileri dökülür cüzzamlıların
mansurlaşır ceylanlar
canıma tak der
çeker giderim
çekilirim kendi darıma
darmadağın
Volkan Kemal