iki lokma
Kara duvaklar giyindi gökyüzünde sabah
ıslanmak isteyen bulutların sırtına
gözpınarları teslim oldu nehire
salkım saçak buzlar eriyince
ılıdı kuzey rüzgarı
fırtınaya dönüşmeden
çimenlere serildi
sisli haleler
doğuruyordu
kasıkları çatlayasıca
zamansız sancılanmaları
beline kayışlamış
sıkıyordu sırılsıklam
erik çiçekleri taçlaşınca
mercan topuklu gelinler
sürüdü dallı eteklerini
kaytan bıyıklar burkulunca
kınalar yakılıp
meşeler soluyunca
meşaleler
yanınca
meydanlar
dolunca
dolunayca
dopdolu
yoğuruyordu
kızıla dönmüş gözlerindeki düşü
ustura tırnağa dokununca
hainliğe soyundu karakedi
kirlerinden arınınca
soluyordu
sokaklardaki gaz lambaları
isli gecelere gebe
ebeleri kayıp
elleri mühürlü
gerdanı benli
hecelemece
adsız şehirlerin kanatları kırıldı
kale dibindeki sarnıçlar
iki göz kan çeşme
boşalınca
isyana teşvikten
sürdüler
vatana hainlikten küreğe mahkum ettiler
kalem kırdılar
boyunlarını urdular
tırnaklarını söktüler
askıya aldılar
başaşağı
gün yüzü görmeye bunlar
ermeyecek başları göğe
dediler
eğdirdiler
iki lokma
bir hırkaya
fit oldu
dediler
Volkan Kemal
gö