hep engebeli bir
bayırın üstünde savaş biter
barışın ilan
edildiği hep karanlık bir mağara
ve çalıya
bağlanmış beyaz kefen
ucundan damlayan kan
toprağa düşen kül
zayıflar hep son
anda kazandı zaferi
ölümle değiş tokuş
gecelerden
yarasalar sorumlu tutuldu
emma uyandı
sürüldü kafalar
orman gürültüsü
boğuldu
süngüleşti devrim
tomurcuklaştıkça
zerdali
güneşlendi
bayırlar
havalandı tohum
nehrin kıyısından
sedleşti denizler
düşecekti mutlak
toprağa
uzatıp başını
havaya başak
yitik uçlu zaman
Albert'e verdim
elini Lucy
ağaçlar dar geldi
tepeden seyre
dalındı kılıçlar
kirlenmedi pelerin
tozlanmadı potinin
çorabın kaymış
asker
çıplak ayaklı
dedenin gözleri sende kaldı
hepsinin gözleri
kadın
ayakları erkekti
zaman seraptı
belki özlenen
bir hiçti!!!
arkasından bağrılan
nereye düştü elma
havva çok
acıkmıştı oysa
kız çocuklarını
doğurmadı
engebeli
bayırlardan yuvarlandı ateş topları
yakmıyordu
buz gibiydi
kül unutulmuştu
göktaşları kuşları
gagalarından
düşüyordu sulara
tek tek
halkalaşıyordu
zaman girdap feryadı
adem habili
çağırıyordu
kabilden habersiz
birazdan fil
sırtlarında kopacak fırtına
tufanlaşacak nuh
sen karınca bile
değilsin artık
hikayemde
hiçleştin
eridin giderek
dördüncü halisin bedenimin
utanmalısın artık
salgınından
musandan
arınmalısın
muslanmalısın
zeussuz
kharon kayığında
danseden paris
ölümsüzlükten
vazgeçmelisin ölüler cennetinde
evet Emma
gecelerce
oturduğumuz sohbeti hatırla
halen bitmedi
nefesinin sesi
incecik bir
perdenin arkasında
bunu ikimiz
biliyoruz
hadi gel kahkaha
atalım şimdi
çatlasın orta
yerinden zaman
yok zaman ki
zaman........
“zaman
zamlandı
ne boyu uzadı
nede boyutu
ne soyu sürdü
ne sopu oraklandı
taştı nil
köpürdü fırat
susam tanesinden güneşler türedi
zeytuni baktı tüm heceler
kekeleşti gözler
saplandı sağrısına
sapı sincap yürekli korku tanrısı
satıldı
pusatları iskenderiyede
iskender şahlandı,şahı şehla..
şahmerana bindi
kelaynak
kesti umutların kanatlarını
kırıldı kalem
kasıldı deri
urganlar yağlandı..
dikiş tutmadı mancester
dikili kefen kalmadı
kesirleştiler
kestane gibi patladı gözleri
bebelerin
bebeler
belendi
beklemede kaldı zaman..
zamirsiz
sıfatsız bir düttürü söylenceye çıkar adı
sağırlar duyar
körler görür
arazlar figan eder
fesleğenler yakılır türkü türkü..
isyan damarları kararınca
kanlı canlı
ağarınca ufka gerili tümen tümen
er
baş
taş üstüne...
......kara kaş
badem göz üstüne..
yanar yüreğimin sönmeyen alevi
karaben üstüne..
tütsülenir derim
bin kez..
mansur üstüne
hakka yürüyen ayaklarım kurur
çölleşmiş vaha üstüne..
kum taneleri akar avuçlarımdan
sırma saç üstüne..
ağarır alem..
umuda ferman üstüne..
üstüne üstlük
döner bu devran
yazısız kelam üstüne....”