Gün geçtikçe
yüzünüzdeki yaşlılık çizgileri eriyor
Zamanı yendiniz
Sonsuzluğa pençe
attıkça kendinizden geçtiniz
Koyun yan yana
gençlik resimlerinizi şimdinize
Ne kadar ruhunuzu
savdığınızı görecek
ÇOCUKLUĞUNUZ
Utanacak
Ağlayacak
Koşacak yetişemeyecek
çocuk mezarlara
Ayakları terk
edecek
Elleri
Başları
Bir bedenle havada
kalacak sizsiz
Garipsemeyecek
sizi
Unuttuklarınızı
anımsayacak
Belki eli zaman
boşluğunda dağıttıklarınıza dokunacak
“ben şimdi
neredeyim biliyor musun?
Bana burada ne
işin var diye soruyorlar..
Benim de bir evim
oynadığım bir sokağım vardı”
diyen Suriyeli
gencin gözlerinden
harabe evlere
sığışan çoluk çocuklu sürgünlerin
sessiz
çığlıklarından
denizlerde yüzen
ölüler cennetinden
kavurulacak çocuk
yüreğiniz…
siz çocukken çocuk
muydunuz?!
Ben mi aldanıyorum
sığındığım çocukluğunuza?!
Ölüler ülkesi
büyüyor giderek
Sizler
yüzlerinizde nefretle azalıyorsunuz
Yakasız giyinin
gömleklerinizi
Ölüler tutmasın
tutunmasın
Korkun
Paçasız giyinin
pantolonlarınızı
Yapışmasın
çömleklerin çamuru
Cehennem
kayıkçısına sorun yolunuz uzun
Ölmeyin hiç,
ölümsüzlüğün acısını kimliksiz yaşayın
Ölüler arkanızdan
koşacak
Ramak kalacak hep
çocukluğunuz
Ama dokunmayacak
hiç size
Dokunacakmış gibi
koşacaksınız
Su toprak hava ve
tanrı sizi terk edecek
Koşacaksınız ölü
biriktirdiğiniz hiçliğinizde
Hep yalan
söyleyeceksiniz
Ama, çocukluğunuzu
kandıramayacaksınız
Son ölünüz
karşınıza dikilip
Yeşil gözleriyle
son toprak parçasına düşerken
Mırıldanacağı son
şarkısında hep ölmek isteyeceksiniz
Hep ölmek üzere
olacaksınız
Ebediyen…………………….
Sab
13 Ekim 2015