Charles Bukowski
Charles Bukowski, Bir tek ben miyim böyle yaşayan?, Çeviri: Avi Pardo, Parantez Yayınevi
Rilke, dedi, Rilke'yi
sevmiyor musun?
hayır, dedim, sıkıyor beni,
şairler beni sıkar, boktur hepsi,
salyangoz, ucuz bir rüzgâra
kapılmış toz parçacıkları.
Lorca, dedi, ya Lorca?
iyi olduğunda çok iyiydi. şarkı
söylemesini biliyordu, ama senin
onu sevmenin tek nedeni
öldürülmüş olması.
Shelley, öyleyse, dedi, Shelley'ye ne diyorsun?
kayıktan düşüp boğulmamış mıydı?
şu aşıklar o zaman? adlarını unuttum…
şu iki Fransız, biri diğerini
öldürdü.
harika, şimdi de
Oscar Wilde'dan söz et bana.
muhteşem bir adam, dedi.
zekiydi, dedim, ama sen bütün bunlara
yanlış nedenlerden ötürü inanıyorsun.
Van Gogh, öyleyse, dedi.
Çişte, dedim, yine başladın.
ne demek istiyorsun?
demek istediğim şu ki, zamanının
ressamlarıyla aynı kanıdayım:
vasat bir ressamdı.
sen nereden biliyorsun?
biliyorum çünkü tablolarını görebilmek
için on dolar giriş ücreti ödedim.
ilginç olduğunu gördüm.
şerefli, ama muhteşem değil.
bu insanlar hakkında
bütün bunları nasıl söyleyebiliyorsun?
seninle aynı kanıda olmak zorunda mıyım?
açlıktan ölmek üzeresin
ama lânet bir ermiş gibi konuşuyorsun!
senin bütün kahramanların
açlık çekmedi mi?
ama bu farklı; sen benim sevdiğim
her şeyden nefret ediyorsun.
hayır, dedim, sadece senin onları
seviş biçimden hoşlanmıyorum,
ben gidiyorum, dedi,
sana yalan da söyleyebilirdim, dedim, çoğu
insan söyler.
erkeklerin bana yalan söylediklerini mi
ima ediyorsun?
evet, kutsal olduğunu sandığın
şeye sahip olmak için.
kutsal değil mi yoksa?
bilmiyorum. ama bu uğurda,
yalan söylemeyeceğim.
cehenneme kadar yolun var öyleyse, dedi.
iyi geceler, dedim.
gerçekten çarptı kapıyı.
kalkıp radyoyu açtım.
piyanistin teki Grieg'in artık kabak tadı veren
eserini çalıyordu. Hiç bir şey değişmiyordu. Hiç bir şey
asla değişmiyordu.
hiç bir şey.