Başını kaldır bak yukarı
iki gözün üçe muhtaç
yüreğini al eline
yürü kızgın damdan aşağı
sokak karanfil kokuyor
zencefil dilli perdelerde mum ışığı
tarçınlı çay bardağında dudak
kızıl mı kızıl
vişne reçeli
iğde dallarına sarmalanmış
balkonda hanımeli
tırnaklar arasında
boya paneli
rengarenk
cümbüşü şafaklar kurgulanmış bu sabah
aç göğsünü
kardan kelebeklere
açıl
sahilsiz
sahipsizliklere
gülüşlerine ekle beni
anılarla ciltlenmiş duvar araları
mürekkep kokuları kurumuş
sarı yapraklarda tırnak izi
ünlem işareti
kilimleşmiş halılarda ayak parmak uçları
sessizlik kuleleri
diz kapakları
pembe topuk
ay yüzlü pencere aralığı
ışık fırçaları
gümüş dilli yatak çarşafı
ılık mavi
sevda kokusu gezinir
dişlenmiş dudaklarda
loş meyhane ağızlı kadeh kıskanır bizi
sevgi nağmeleri izlenir
kırkbeşliklerde
Sara’lanırım
“Men seni gördüm ay ışığında, köynümü verdim ay ışığında”
sarmalanırım ay ışığında
dedi karakedi
çıktı zifir kara zindanından
ay ışığında
karıştı
ebemkuşağına
ay ışığında..
ay ışığı
ay ışı
kararma sakın bir daha!
Volkan Kemal