Saturday, May 5, 2012

yarımlık


 yarımlık bir yaşanmamışlık
sardı sarmaladı
          sağrısında büyüttüğü acılarını
tamamlanmak niyetinde olmasada
tastamam
onu yansıtıyordu
seyirlik aynalar paramparça
hedefini şaşırmış mermi hızında
ıslık çalmalar
kırmıştı korku damarlarını
kanı içine aktı
munzurun
asfalt yolların
izi silinmesin deye
kıyamet kızılı
yazılı
dar ağacı

daralmış canı çıkıyordu
          kan pazarındaki sergilere serilmiş
sedasız ayak uçlarına basarak
sokaklara dizildi hayalet şehir
kurşun mavisi
kavga üstüne varolmuş
varoşlara inad
hiçleşmeyecekti
hepleşmeyecekti
haplaşmayacaktı
hesaplaşacaktı
kitaplaşacaktı
satır aralarına sığmaz sandıkları
sandıklarda çürümüş
ayva kokuları
türkağaz

sesinin kuytularına çekilmişti zaman
habersiz
hasrete gömdü yüreğini
tetikledi gözlerindeki alevi
çaresiz bu öykü
yosun tutmayacak
çınarlaşmayacaktı
babil bahçesindeki
kadife gözlü menekşeye inad
sümbüllü efendizadeye
mezar taşı olacaktı

sessizlik kulelerine bıraktılar onu
          ezik
yenik
kartallara sundular
lime lime
çakmak taşları
kesti boyununu başakların
susam yağına belendi
gökkuşağı
acının kokusunu emdi
toprağın tazeliği
sırra kadem bastı methiyeler
sabır taşına sürüldü eğri kılıçlar
başlar düştü
zakkum üstüne
kurudu zeytinler
barışçıl kuşlar göçebeleşti
zindan duvarları örüldü
şafak üstüne
elif ba

bahar kuzeye kaçınca
          nar taneleri tohuma durdu
          ağıta yer yoktu
          faülatun faülün
          düşleri kör kuyulara atılanlar
          teker teker yusuflaştı
          kanatlaştı parmaklar
          acem şalına döndü
          öyküleri çıplak ayakların
          çöl yağmuru gibi
buharlaştı sevdalar
kızıl kor üstünde
unutulunca mısralar
mısır patlağı
sırları dökülünce
sırıtıyor meftalar
putlaşıyor
serveren papatyalar
 
Volkan Kemal
Deniz'lerin anısına